Neler Yaptım?
Öncelikle tam 1 yıldır her gün 3 litre su içiyorum. İlk başlarda belki de beni en çok zorlayan şeylerden biri bu olmuştu. Midem küçüldükçe bu biraz daha zorladı. Ancak böyle zamanlarda suyu lezzetlendirmenin yollarını aradım. Mesela bardağıma çubuk tarçın dokunuşu yaptım. Yetmediğinde ise tarçın ve limonu birleştim. Bir dipnot olarak eklemek istiyorum; yıllardır söylenen limon + salatalık + tarçın karışımı yağ yakmıyor 🙂 sadece ödeminizi hafifletebilir.
Listelerime eksiksik riayet ettim. Bunun için hassas tartı bile aldım. Her öğünümü tarttım. Arada ufak tefek kaçamaklar yaptım. Ancak bu kaçamaklar asla “hadi bir paket cips yiyeyim” şeklinde olmadı. Daha çok sağlıklı atıştırmalıklar düzeyinde ve öğünümün yerine geçecek şekilde kaçamaklar oldu. Zaten en önemli noktalardan biri bir gün yaptığınız kaçamağı hafta içerisinde telafi edebilmek. Hemen hemen istediğim her şeyi yedim. Ancak bunu diyetisyenimin kontrolünde ya da telafi ederek gerçekleştirdim.
Yukarıda da bahsettiğim gibi, bolca spor yaptım. 30-45 dakika olarak tasarladığım spor süreleri genelde 1 saati aştı. Çünkü o hazzı aldıktan sonra (hangi hormonlar tetikleniyor bilemiyorum) insanın durası gelmiyor. Aynı şekilde spordan hariç dışarıda uzun yürüyüşler yaptım. Bu yürüyüşler genelde 10.000 adımı geçen, bazen 8km civarı olan yürüyüşlerdi. Unutmayın ki bu sürecin %70’i beslenme %30’u spor ve egzersiz. Ayrıca egzersiz yapmanın diğer avantajları, hayat ve uyku kalitenizi arttırmasıdır.
Kendimi dinledim ve kaydettim. Bu kulağa mental bir şeymiş gibi gelebilir ama değil. Bir akıllı saat alıp egzersiz sürelerimi, yaktığım kaloriyi, uyku sürelerimi kaydettim. Her gün kalori saymadım tabii ki ama özellikle egzersiz ve uyku sürelerimi takip etmek çok işime yaradı.
Neler Yapmadım?
En başta asla umutsuzluğa kapılmadım. Kendime tanıdığım 1 yıl gibi zaman vardı. Bu süreçte karşıma bir çok engel, olumsuzluk çıkabileceğine kendimi hazırladım. Sonuçlardan bağımsız ancak sürece bağlı kalmaya çabaladım. Süreçleri günlük, haftalık, aylık ve son olarak yıllık bazda değerlendirmeye gayret ettim. Kötü geçen bir gün koca haftayı berbat edemeyeceği gibi kötü geçen bir hafta bir ayı da etkileyemedi. Kilo aldığım ya da veremediğim haftalar da oldu. Sonuç olarak yıllık bazda hedefime ulaştım.
Kendimi asla başkasıyla kıyaslamadım. Çevremde benzer süreçlerde olup başka diyetisyenlerden destek alan bir çok insan olması hem avantaj hem de dezavantajdı. Avantajı; süreçleri değerlendirebilip ortak noktalarda buluşabilmek olsa da dezavantajı insanın kendini diğerleriyle kıyaslamaya çok müsait varlıklar olmasıydı. Ancak herkesin başarısını taktir edip daha fazlası için motive etmeye gayret ettim.
Sosyal medya kullanmadım. Evet, garip ama beni en çok etkileyen gereksiz şeylerin başında sosyal medya, özellikle instagram geliyordu. Çünkü herkesin her şey hakkında bir fikri vardı ve bunu pervasızca söylemekten çekinmiyorlardı. Süreci ve kendimi sorgulamamak adına, “acaba”ya düşmemek için instagram hesabımı kapattım. Aslında mental olarak da çok iyi geldiğini söyleyebilirim. Bununla ilgili “dopamin detoksu”nu araştırabilirsiniz. Yola beraber çıktığım diyetisyenimin fikirleri ve önerilieri dışında hiç bir şeye güvenmedim. Tamamen at gözlüğü takmışcasına sürecime odaklandım.
Kritik Noktalar
Bu süreçte bahsettiğim gibi engeller ve zorluklar olmadı değil. İşimle ilgili, sosyal ve özel hayatımla ilgili, bazen kendimle ve sağlığımla ilgili bir çok sorun yaşadım. Mümküm mertebe bu sorunları zayıflama sürecimden ayrı tutmaya özen gösterdim. Hastalandım, yemek yiyemeyecek duruma geldim ancak zorla da olsa öğünümü atlamadım.
Kendime kısa ve uzun vadeli hedefler belirledim. Bu hedefler genel olarak sonuç odaklı olmadı. “Bu hafta kaçamak yapmayacağım, bu gün gereken kadar su içeceğim” gibi. Uzun vadeli hedefler ise, yıl başına 2 ay kala yeni yıla 100 kilonun altında girmekti. En çok bunu başardığım için mutluyum. Çünkü hayatımda neredeyse bu kiloları hiç görmemişim gibi, hatırlamıyordum ve yıllardır 3 haneli sayılarda olduğum için de 99 kiloya inmek benim için çok büyük bir engeli aşmak anlamına geliyordu. Geriye dönüp baktığımda zaten 30 kilo verdiğim için artık vermem gereken 20 kilo gözüme çok daha kolay geliyordu. En uzun vadeli hedefim ise tabii ki 1 yılda 50 kilo verebilmekti. Bunu da süreç içerisinde daha küçük hedeflere bölerek başardım.
Peki psikolojin?
İşte işin en civcivli yeri… Burada yaşadığım zorlukları malesef detaylıca anlatamayacağım. Çünkü benim özelim ve herkesin yaşayacağı zorluklar çok fazla değişkene bağlı. Bu yüzden “x olursa y yapın” gibi bir yaklaşımda bulunmam mümkün değil. Burada daha çok motivasyon ve disiplinden bahsedeceğim aslında. Motive olmanız ne kadar önemliyse kendinizi disipline etmeniz bunun en az beş katı daha önemli. Motivasyonunuz küçük bir engelle zedelenebilir ancak bir disiplin ve rutin içinde olursanız bunların zedelenmesi için küçük engellerden çook daha fazlası gerekecek.
Benim de motivasyonumun zedelendiği, düştüğü hatta kaybolduğu zamanlar oldu. Bu zamanları motivasyonumu disipline çevirerek aşmayı başardım. Çünkü bir karar aldım ve ne olursa olsun bu kararın arkasında durmalıydım. Bu önce kendime olan saygımdan dolayı sonrasında ise hedefime ulaşmam için ilk şartlarımda biriydi. Zaman zaman motivasyon vidyoları izleyerek bunu gerçekleştirsem de zaman içinde benden başka kimsenin kıramayacağı bir yapı haline büründü. Aşağıda farkı görebilirsiniz.
Alie faktörü… Ben yalnız yaşayan bir bireyim ve bu süreçteki en büyük artılarımdan birisi bence bu oldu. Ailemi ziyarete gittiğimde “börek de mi yiyemezsin? bak kek yaptık. bari tadına bak” gibi bir çok ısrarlı cümleye ve teklife koskocaman bir “hayır” cevabı vermek durumunda kaldım. Bu noktada diyete başlamadan evvel aileniz ile yaşıyorsanız mutlaka bu ısrarları en başından engelleyecek, size vereceği zararları detaylıca anlatacak bir konuşma yapmanızı kesinlikle tavsiye ediyorum. Hatta yapabiliyorsanız öğünlerinizi kendiniz hazırlayın. Psikolojik olarak bana çok iyi geldiğini söyleyebilirim.
Sonuç olarak…
Gelelim sonuçlara, acısıyla tatlısıyla benim için muhteşem bir süreç ve deneyim oldu. Beslenmeye dair çok fazla şey öğrendim ve daha önce beslenmediğimin farkına vardım. Benim yaptığım yemek yemekmiş… Beslenme ise çok farklı ve incelik isteyen bir sanat gibi… Burada müsadenizle biraz şov yapacağım. Hak ettiğimi düşünüyorum…
Before & After
Yıllık olarak değişimlerim
Diyetisyenim, yani canım 🤗
Tüm bunların farkına varmamı sağlayan, beni en şımarık, en motivasyonu ve disiplini düşük zamanlarımda destekleyen, “neden” sorularıma asla bıkmadan, usanmadan, tane tane, mantıklı cevaplar veren sevgili diyetisyenim Gizem Akkurnaz‘a ne kadar teşekkür etsem azdır… Bir insanın hayatımı nasıl değiştirdiğine inanamakla beraber üstüne bir de kendine hayran bırakması en azından benim hayatımda yaşayamayacağımı düşündüğüm senaryolardan birisiydi. Her teşekkürümde “rica ederim, biz bir ekibiz” diyerek birbirimizden sorumlu olduğumuzu hatırlatması beni ayrıca motive eden cümlerinden birisi oldu. İyi ki varsınız Gizem Hanım ❤️
“Hocaaa, bitir artık!”
Genel anlamda çok detaya girmeden size hayatımda en keyif aldığım 1 yıllık sürecimden objektif olarak bahsetmeye çalıştım. Kendizini hazır hissettiğinizi ve özellikle sağlık sorunlarınızla mücadele ettiğinizi düşünüyorsanız bir gün bile geç kalmamanız gereken bir serüvene başlamanızı şiddetle tavsiye ediyorum. Hayatım boyunca asla özel ve ya bir çok kutsanmışlıkla donatıldığımı düşünmedim. Sokaktaki herhangi bir insandan da farkım yok. Yani aynıyız. Ben başardıysam, başarabildiysem sizin de “kendinize” yapacağınız en büyük iyilik şüphesiz kendiniz ve sağlığınız için bir adım atmak olacaktır.
Buraya kadar okuyan herkese çok çok teşekkürler! Herhangi bir sorunuz, danışmak istediğiniz bir şey varsa yorumlarda buluşalım. Ayrıca aşağıdaki linklerden diyetisyenim Gizem Hanım’a ulabilirsiniz. Bol sağlıklı günler 💪
Faydalı Linkler
Diyetisyenim: Formida Diyet / Formida Diyet Instagram
Egzersiz Kanalları: Yanafit / Ingrid Fit / MadFit / Olivia Lawson
50 Kilo verdiren playlistim:
Bu yazıda geçen kurum, kişi, hesap ve markalar ile hiçbir #işbirliği / #reklam yoktur, tümü tavsiyedir.